Önce söz vardı. Sonra yazıya bürünen sözü okumamız ve idrâk etmemiz istendi. Sözün yazıyla buluşması, en zarif halini şiirle buldu. Kelâmın kalemle vücut bulması şiiri zarurî kıldı. Çünkü Kuran’ın bir mucizesi de, şiirsel bir üslup olmasıydı.Kalemin kılıçtan keskin olduğu bir dönemde Sezai Karakoç, çağını erken idrâk edip onu anlamlandırmaya gayret gösteren ve dirilişin aslında çağa karşı direnişle başlanacağını bilen bir mütefekkir ve şiirleriyle Kuranî söylemi ilmek ilmek işleyen çağdaş bir de ...